GÜNEŞ BATI’DAN DOĞACAK!

Son zamanlarda hem dünyada hem de Türkiye’de çok garip olaylar oluyor, bir acayip söylemler duyuluyor.

Dünyada Yahudiler ve Siyonistler sazı ellerine almışlar diledikleri gibi çalıyorlar.

Müslüman dediğimiz ülkelerin ise sesi-soluğu çıkmıyor.

Katil Netanyahu’nun İsrail’i Gazze’yi, Lübnan’ı bombalıyor, çoluk-çocuk, yaşlı-kadın demeden katliam yapıyor. Batılı ülkeler ve Müslüman ülkeler bu katliamı seyrediyor.

Türkiye ise lafla kınıyor.. Nasıl mı? İsrail menşeli bir kola firmasının ürünlerini boykot ediyor. Siyasetçiler, Meclis kürsülerinde İsrail’i ve Netanyahu’yu kınıyorlar, Katil diyorlar…

Ama Hükümet’in İsrail’le ticaretinin sürdüğü belirtiliyor.

İsrail malları Türkiye’de satılırken, Türk malları da İsrail’e gönderiliyor.

Kullandığımız birçok ürün İsrail malı…

 Üsttekiler yer-içer konuşurlar çünkü umurlarında görünse de pek umursadıklarını sanmıyorum.

Alttakiler, garibanlar ise İsrail mallarını boykot derdine düşer.

İsrail, ABD olmadan hiçbir şey yapamaz. Ve o ABD, Müslüman ülkelerin petrolünü kontrol ediyor. Müslüman ülkelerin ekonomisi bugün ABD’nin elinde neredeyse…

O yüzden Müslüman ülkeler ABD’nin sözünden dışarı çıkamıyor.

Müslümanları birbirine kırdırarak silah satan ABD, Türkiye’yi de içten içe karıştırmanın peşinde…

Türk-Kürt kavgasını alevlendirmenin, Türkiye sınırlarını da kapsayan bir Kürt devleti kurdurmanın hesabını yapıyor.

Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliğini kırıp, bölgeyi tam kontrol etmek istiyor.

3 yıl önce Ukrayna’ya Yahudi bir başkan seçtiren ABD, Ukrayna ile Rusya’yı karşı karşıya getirdi.

Şimdi Ukrayna ile Rusya savaş halinde…

Putin özellikle Kırım bölgesini işgal etti ve Türkiye’nin bu duruma sesi çıkmadı.

Sonra Rusya, Ukrayna topraklarına yönelik bir işgal harekatı başlattı.

Ukrayna halkı savaşın acılarını ve yoksunluğunu yaşıyor.

Ukrayna’nın verimli tarım toprakları Yahudilere geçiyor.

ABD, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı ileri karakol olarak kullanmak istiyor, olan Ukrayna halkına oluyor.

Ülkemizin dört bir yanı böylesine karışık.

Bu ortamı kışkırtan da planlayan da Batılı ülkeler…

Müslüman ülkelerin bu sesliği devam ederse dünya tersine döndürecek, güneş batıdan doğacak!!!

Bu nedenle Türkiye sağlıklı ve doğru adımlar atmak zorunda…

ÜLKÜCÜ MÜ, TÜRKÜCÜ MÜ?

Türkiye’de ülkücülüğün simgesi olan Vatan-Bayrak-Millet diyen bazı liderlerin TV konuşmalarını, parti grup konuşmalarını dinledikçe ülkücülüğümden utanır oldum!

Biri çıkıyor Cumhur ittifakı dışında kalan herkesi hain ilan ediyor.

Zamlardan, yeni yeni vergilerden bunalmış halk itiraz ediyor, Destici denen bir parti lideri çıkıp itiraz edenlere “Yunan, vatan haini” diyor. Ama oğlunu-kızını Meclis’te torpille işe yerleştiriyor. Sabah başka akşam başka konuşuyor.

Dün HDP’lileri ağza alınmayacak sözlerle yerden yere vuranlar, bugün onların elini sıkmaktan arınmıyor.

Neymiş beka sorunu varmış…

Yakında bebek katili Apo’yu Meclis’te görürsek kimse şaşırmasın.

MHP Lideri Bahçeli’nin önceki günkü konuşmasını şaşkınlık ve hayretler içinde dinledim.

Bu Bahçeli mi ülkücüleri temsil edecek, bu Bahçelimi Rahmetli Alparslan Türkeş’in kurduğu partiyi yukarılara taşıyacak?

Kimse bana şu anki MHP’nin davası milliyetçilik 9 Işık milli doktrindir yolumuz anlayışında olduğunu söylemesin.

Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetinde partinin milletvekilinin, parti üyelerinin isimleri geçiyor. Kimseden çıt çıkmıyor.

Diyarbakır’na Narin kızımız katlediliyor, Meclis’te muhalefet partileri araştırılsın önergesi veriyor, İktidarı paylaşan partiler “araştırılmasın” diyor.

Bunları bilenler bana “Ülkücü müsün türkücü mü?” diye soruyor.

Ben de “Ülkücüyüm, türkücüyü başka yerde ara” diyorum.

Bebekler, uzun zamandır özel hastanelerde üç kuruş para için katlediliyor, yetkililerden-sorumlulardan bir kişi bile istifa etmiyor.

Terör örgütü elebaşı FETÖ öldü.. Ama başka cemaatler-tarikatler onun boşluğunu doldurdu. Her tarafımızı cemaatler-tarikatler sarmış durumda.

Devletin bütçesinden vakıf adı altında faaliyet gösteren cemaatlere-tarikatlara milyarlar akıyor.

Ülkeyi yönetenler seyretmeyi koyun kenara destek veriyor, yollarını açıyorlar.

Daha dünden bile ders almıyorlar.

Sözün özü şu: Deveye sormuşlar -Neren eğri diye, nerem doğru ki demiş!!!

BELEDİYECİLİĞİ
NE ZAMAN ÖĞRENECEK?

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in göreve seçilmesinin üzerinden yaklaşık 7 ay geçti.

Tek yaptığı konuşmak ve gülümsemek oldu.

Arada bir iş yapıp Kent Lokantası’nı açtı, torpille işe adamlar aldı.

Haksız ruhsatlar verdi. Yok verilen ruhsatlardan onun haberi yoktur!!!

7 yere içki ruhsatı verdi ama garibanın çay ocağına ruhsat vermedi, kapattı.

Polis koruması aldı, Özel Kalemini görevden aldı ama yerine yenisini bir türlü başlatamadı.

Son olarak ise Uzunmehmet Camii’ni kendi haline bıraktı.

Personelini Uzunmehmet Camii’nden çeken Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem şimdi de caminin güvenliğini sağlayan güvenlikçileri de aldı.

Şimdi de su borcu olanlara icra işlemi başlatacakmış.

Vatandaşlara tebligatlar gitmeye başlamış.

Erdem’in teşkilatla hiç mi arası yok veya teşkilatta onu doğru yönlendirecek-uyaracak bir Allah’ın kulu da mı yok!

Belediyede ruhsatları veren kim?

Kimler ruhsatlar üzerinden avantanın peşinde.

Sahil Gezi yolunda vatandaşlar gezi yolunda vatandaşlar otursun, dinlensin diye yapılan banklara oturamıyorlar.

Vatandaş da şaşkın.

Çünkü o banklar bile sahildeki dükkanların işgali altında.

Mümkün olsa denizin üzerine bile masa-sandalye atacaklar.

Hiç çıkmadığı Sahil Gezi yolundaki bu görüntü bir Belediye Başkanı olarak Erdem’in otoritesinin olmadığı algısını güçlendiriyor.

Tahsin Erdem, bakalım ne zaman belediyeciliği öğrenecek?