NİYE CIRLIYORSUNUZ?

31 Mart yerel seçimleri bitti. Koltuklarına oturan Belediye Başkanları göreve başladılar.

Ama bir de baktılar ki belediyeler borç batağında. Kasalarında 5 kuruş yok.

İşçi maaşlarını bile piyasadan borç alarak ödemek zorunda kaldılar. Ama bu iş sürdürülebilir değil elbette.

Başka ve kalıcı kaynaklar bulmak durumundalar. Mevcut ekonomik şartlarda işleri hiç de kolay değil.

Seçim döneminde doğal olarak çok sayıda proje açıkladılar.

Bu projeler aynı zamanda seçimi kazanan Belediye Başkanlarının da verdiği sözdür.

Örneğin personele zam sözü verdiler. Örneğin meskenlerde kullanılan suda indirim sözü verdiler. Sosyal tesis sözü verdiler…

Seçimin üzerinden yalnızca 52 gün geçti. Yeni Belediye başkanları devraldıkları belediyelerin mali tablolarını inceliyorlar. Hiçbir belediyenin gelir-gider tablosu iç açıcı değil.

Bildiğiniz gibi kamuda tasarruf tedbirleri açıklandı. İller Bankası geçtiğimiz ay ödemelerde kısıtlama yapmadı ama tasarruf tedbirleri kapsamında bundan sonrasında ciddi kesintiler yapılacaktır.

Yani İller Bankası’ndan gelecek ödeneklerde de önemli sıkıntılar olacak.

Zonguldak Belediyesi’ne bakalım.

Geçtiğimiz günlerde Belediye Meclis Toplantısında emekliye su indirimi önergesi verildi. Ama yasa sadece engelli, şehit yakınları ve gazilere su indirimini düzenlediğinden kabul edilemedi.

Bir önceki dönem su zamlarına karşı çıkan CHPli meclis üyeleri, belediye kendilerine geçince suda indirim önergesi vermedi. Muhalefet etmek için muhalefet etmek böyle bir şey işte…

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, Zonguldak’ın son dönemlerde gördüğü en farklı seçim sonucuyla koltuğa oturdu.

Yaptığı ilk iş belediyenin bilançolarına bakmak oldu. Kendisi hesap uzmanı çünkü. Belediyenin borçlarının yanı sıra alacaklarını da tespit ettirdi.

Belediyenin en çok alacağı olduğu kalemler su borçları ile kira borçları…

Başkan Erdem’in talimatıyla, tüm su borçluları ile kira borçlularına tebligat yapıldı.

Tebligata uyup su borçlarını ödeyenler olduğu gibi ödemeyenler de oldu. Ödemeyenlerin suları kesildi.

Bakın su borçları 10, 20, 30, 40 bin TL gibi rakamlara ulaşanlar var. Yani yıllardır su faturalarını ödememişler. Bugüne kadar neden tahsil yoluna gidilmemiş, şaşırtırıcı.

Kira borçları da öyle. Uzun zamandır belediye binalarında bulunan bazı kiracılar da piyasanın çok altındaki kira bedellerini bile ödememişler.

Geçtiğimiz hafta yıllardır su faturası ödemeyen bazı kişilerin ödemedikleri borçları nedeniyle su sayaçları mühürlenince cırlamaya başlamışlar.

Sade vatandaş su borçlarını öderken CHPli Meclis Üyesi olanlar, hatta delegeler bile su faturalarını ödememiş. Ne güzel memleket değil mi? Memleket su sebili mi? Vatandaşın günahı ne? Böyle adamlar su da indirim ister mi? İstemez tabi. Çünkü kendilerine bedava görüyorlar! Oysa belediyenin faturalarını önce onlar ödemeli ve topluma da örnek olmalılar!

İşte Başkan Tahsin Erdem, bu aymazlığın önünü kesmek için haklı olarak tüm su ve kira borçlarının tahsilini istedi. Doğrusunu yaptı.

PARTİ İÇİ GÜÇ MÜCADELESİ

Diğer yandan bazı Belediye Meclis üyeleri, neden o makamlara aday olduklarını göstermeye başladılar bile.

Öyle görünüyor ki halka hizmet falan elbette hikaye. Kendi rantlarını sağlamak ya da korumak için ne yapıp edip listelere girmişler!

Üstelik kendi rantları uğruna insanların ekmekleriyle oynamaktan da çekinmiyorlar.

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, şeffaf belediyecilik, dürüst ve halkla barışık belediyecilik, adıyla sanıyla erdemli belediyecilik sözü verdi.

Benim tanıdığım Tahsin Erdem, çalmaz-çaldırmaz, belediyeyi bazı grup ya da kişilerin rantına sac ayağı yaptırmaz.

Bazı kişilerin Tahsin Erdem adına sözler verdiğini duyuyoruz. Erdem’in kendisinin ne gibi sözler verdiği şimdilik bilemeyiz ama kendi adına da kendisinin de verdiği sözler zamanla karşısına çıkacaktır. Özellikle verilen iş sözleri…

Elbette belediye işçi alacaktır. Ama 400 olan işçi sayısının 1000’li rakamlara yaklaştığı Zonguldak Belediyesi’nde sıkıntılı bir süreç olacağı da ortada.

Şişirilmiş belediye kadrolarının temizlenmesi gerekiyor. Belediyede çalışıyor görünüp maaş alan ama hiç işe gitmeyenlerden başlanmalı. Sadece bugün için değil geçmiş dönem de incelenmeli. Sabah karta basıp ortadan kaybolanları da unutmamak gerekiyor. Diğer personel özveriyle çalışırken onlarla aynı maaşı alan bankamatik personele yol verilmeli. Demek ki ihtiyaçları yok çünkü!

Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in sırf kendi partisi içinde bir güç mücadelesinin ortasında kaldığını da söylemek gerekiyor.

Geçtiğimiz hafta nedense memleket meselesi haline getirilen sahil gezi yoluna konulan kulübe kaldırıldı.

Başkan Tahsin Erdem’in talimatıyla konulan kulübe yine Başkan Erdem’in talimatıyla kaldırıldı.

O kulübe sahil gezi yolu projesi öncesinde oradaydı zaten. Proje tamamlandı, dönemin Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, “Onlar zaten ordaydı” diye büyük kafelere göstermelik ihaleyle sudan ucuza kiraya verdi. Ama zaten orada olan ve olması da gereken stantlara, seyyarlara yer vermedi. Sonrasında takıcılara ve bazı gıda seyyarlarına kıyıda köşede yer verdi. Israrla yer vermedikleri de oldu.

İşte Tahsin Başkan, bunu bildiği için o kulübenin oraya konulması talimatını verdi.

Sonrasında kızılca kıyamet koptu. Hakkı olmayanlardan tutun da hakkı varmış gibi yapanlar belediyenin kapısını aşındırmaya başladı. İşin ilginci onları kışkırtan, bu baskıyı organize eden CHPli Belediye Meclis Üyesi iki kişi. Bu belediye meclis üyeleri bunlarla yetinmeyip parti içinde de Başkan Erdem’e baskı yapılmasını sağladılar. Daha da ileri gidip Başkan Erdem’e saldırmayı adet haline getiren bazı basın kuruluşlarına yazılar yazdırdılar ve Erdem’i hedef haline getirdiler. Yani bir kaşık suda fırtına kopardılar.

Olaya sadece küçük bir kulübe gözüyle bakmamak lazım.

Sonuçta baskılara dayanamadığı anlaşılan Başkan Erdem, geri adım atarak kulübenin kaldırılması talimatını verdi.

Yani parti içi güç mücadelesinde önemli bir mevziyi kaybetti. Ancak küçük bir kulübenin memleket meselesi haline getirilmesi, Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in kendisine yönelik güç mücadelesinin farkına varmasını, dostun-düşmanın kim olduğunu görmesini sağlamıştır diye düşünüyorum. Bundan sonra gereğini de yapmalı, yetkinin ve halkın gücünün kendisinde olduğunu göstermeli, Zonguldak’ı ve belediyeyi kendisinin yönettiğini hissettirmelidir.

Bir grubun çıkarı ve rantı uğruna bir dönemi heba etme lüksümüz de yok.

Bu konuda yazacak-çizecek çok şey var elbette…