SON DAKİKA

ZONGULDAK HABER HÜRDÜŞÜN GAZETESİ LOKMAN GÜL

Lokman GÜL yazıyor

Lokman GÜL yazıyor
Bu haber 15 Ekim 2024 - 16:26 'de eklendi ve 939 views kez görüntülendi.

İŞTE YENİ TÜRKİYE!

Bugün genelde yaşanan ama yerel de elbette bizleri de etkileyen Yeni Türkiye gerçeklerinden bahsedeceğim.

Ülkede tam anlamıyla toplumsal bir travma yaşanıyor.

Toplumun bu duruma nasıl geldiği de önemli elbette.

Durduk yere değil bu travma.

Siyasi iklim ve ekonomik şartlar toplumun dengesini bozdu, toplumda bir cinnet hali var.

Her gün kadın cinayetlerinden vahşice işlenmiş cinayetlere, çocuk istismarından çocuk cinayetlerine kadar olaylarla karşılaşmak artık neredeyse olağan hale geldi.

Sokakta yürüyen vatandaşın can güvenliği kalmadı.

Can güvenliğimizi ve huzurumuzu sağlamakla görevli güvenlik güçlerimizin bile durduk yere saldırıya uğradığı bir ülke haline geldik.

Uyuşturucu artık sokakta.

Uyuşturucu madde ve haplar peynir-ekmek gibi satılıyor.

Bu durum öylesine bir hal aldı ki güvenlik güçleri bile mücadele etmekte, uyuşturucunun önünü kesmekte güçlük çekiyor.

Çünkü genel politikalar ve cezasızlık algısı bu tür olayların artmasına neden oluyor.

Emniyet yakalasa da yargı serbest bırakıyor.

Onlarda yaptıkları işlere daha da büyüterek devam ediyorlar.

Özellikle cezasızlık algısını ortadan kaldıracak ciddi yasal düzenlemelere ihtiyaç var.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Biz suçluyu yakalıyoruz, yargı serbest bırakıyor” mihvalindeki açıklaması Adalet Bakanlığı ile krize yol açmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yakında yapılması muhtemel bir Kabine değişikliğinde her iki bakanlıkta da değişime gideceğinin sinyalleri var.

Artık toplumdaki algı o hale geldi ki rüşvetsiz, avantasız, torpilsiz hiçbir işin dönmeyeceği düşünülüyor.

Terör örgütünden, FETÖ gibi örgütlerden bu ülke çok çekti.

Orduya, polise, yargıya kurulan kumpaslarla suçsuz yere birçok insan cezaevlerine atıldı, sadece o insanların değil ülkenin geleceği de harcandı.

Cemaat, tarikat yurtlarındaki çocuk istismarlarını bile normalleştirme, küçültme çabası harcayan bakanlar-siyasiler oldu.

Böyle olunca FETÖ’nün yerini başka cemaatler-tarikatlar aldı.

Bakanlıklardan kamu kurumlarına kadar devletin etkin noktalarına tarikatlar yerleşti.

Yani geçmişten ders almayan siyasetçilerimiz var.

Hala bakanlıklardan bir şekilde tarikatlara para aktarılıyorsa, liyakate değil tarikata bakılıyorsa ortaya çıkan sonuç geçmişte yaşananlardan nasıl farklı olsun ki?

Bu ülkenin bir de Diyanet İşleri Başkanlığı var.

Birçok bakanlıktan daha fazla bütçeye sahip bir Başkanlık.

Lüks mekanlarda, lüks araçlarda poz verenler milletin aklıyla alay ediyorlar!

“Ele verir talkını kendi yutar salkımı” misali…

Diğer bir toplumsal travma nedeni de dibe vuran ekonomi…

Hükümetin yanlış politikaları nedeniyle tüm uyarılara rağmen göz göre göre gelen bu ekonomik dibe vurmadan kurtulmaya çalışıyorlar.

Asıl sebep siyasetçiler ve onların politikaları.

Parayı kazanıp zenginleşenlere dokunulmazken, yani ekonominin kaymağını yiyenler kriz döneminde de işlerini yürütürken bütün yük vatandaşın sırtına yüklenmeye çalışılıyor. Çalışılmıyor yükleniyor.

Vergi artışları, yeni icat edilen vergiler, düşük ücret politikası, sebep oldukları yüksek enflasyonla birleşince vatandaş ezildikçe eziliyor.

Zenginlerin milyarlık vergileri silinirken, Hükümet vatandaşa yeni yeni vergiler uyduruyor.

Tasarruf tedbirleri zenginlerin ödemelerine yok ama işçiye, emekliye, memura, asgari ücretliye var.

100 bin TL ve üzerinde limiti bulunan kredi kartlarına yıllık 750 TL’lik Savunma Sanayi Fonu ödemesi icat ettiler.

Bu saçma sapan ödemeyi Savunma Sanayi sömürüsüyle savunmaya çalışıyorlar.

Hazine Garantili yap-işlet projeleriyle üç-beş kişiye aktarılan parayı düşünün.

Onlara Savunma Sanayi Fonu vergisi koysanıza…

Halkın parasını birkaç kişiye-şirkete aktaran hükümet açığı kapatmayı yine halkın cebinden yapma peşinde.

Kredi Kartı limiti, bir bankanın tüketiciye verebileceği kredi-borç anlamına geliyor.

Yani borçludan vergi alma işini icat edenleri tebrik ediyoruz!!!

750 TL ödeme zorunluluğunu eleştirenleri vatan haini ilan etmeye kalkışan Destici’ye ne demeli?

Hükümete yaranmak adına bayrağını-vatanını seven insanları hainlikle suçlamaya kalkışan kim olursa olsun kınıyorum.

Hele Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun mirasını yiyen, ülkede milyonlarca genç işsiz varken çocuğunu Meclis’te işe yerleştiren, ittifakın nimetlerini kendi adına kullanan Destici’nin böyle bir ifade kullanması haddi bile değil…

KÖFTECİ YUSUF

Köfteci Yusuf, yerli ve milli bir kuruluştur.

Ürünlerinde zerre kadar domuz eti kullandığı iddiasıyla sonuçlanan denetim Şubat ayında yapılıyor. Açıklamanın tarihi ise Eylül’de…

Yani 7 ay sonra açıklama yapılıyor.

Sadece iki restoranındaki ürünlerde rastlandığı belirtilen domuz etinin  Köfteci Yusuf’a ne gibi bir kazancı olacak? Hiç…

Neden böyle bir riske girsin?

O domuz etinde kumpas kokusu var!!!

KÖPEK HAVLIYOR!

Bu köpekler ilginç.

Dün birbirlerine hırlayan, havlayan, dalaşan köpekler, bir bakıyorsunuz önlerine atılan kemiğin hatırına birlik olup başkalarına havlıyorlar.

Öyle sokak köpeği de değil aslında.

Çünkü kıyıda köşede dolaşıyor.

Öyle ulu orta da gezemiyor.

Sadece havlaması duyuluyor o kadar.

Havlanan başkalarına arka çıkmıyorum.

Biliyorum ki köpek havladığıyla kalacak.

Bu olur olmaz havlayan köpekler yüzünden dışarıdan gelen insanlar da ürküyor.

Bir daha da gelmem diyorlar.

Köpek bu tabii ki köpekliğini yapacak!

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER